İnsanın
eğitimi konusuna öncelikle insanı tanımlayarak
başlamak gerekir.
Her
ne kadar öznel (sübjektif) bir yaklaşımdan uzak, doğru ve nesnel (objektif) bir
insan tanımı yapmak mümkün görünmese de, yine de iyi bir “insan” tanımı yapmadan
bu konuda söz söylememiz mümkün değildir. Çünkü hayat- hayatımız “insan”ın tanımına–tanımamıza göre
biçimlenir-şekillenir. Her düşünce akımı, her disiplin, her inanç sistemi, her
ilim dalı hatta her insan kendi bakış açısına göre bir “insan” tanımı yaparak
paradigmasını oluşturur.
Örneğin;
İnsan bir sözlüğe göre “memelilerden, iki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan,
sözle anlaşan, aklı ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı” (TDK). Bir diğer tanıma göre “Konuşabilen, dik
duruşlu, büyük beyinli, kavrayıcı elli primat” (Büyük Larousse) olarak
tanımlanırken, batı dünyasının referans aldığı, batı medeniyetine yön veren
ünlü filozof ve düşünürlerden bazılarına
göre de insan şu cümlelerle
tanımlanmıştır.
İnsan
düşünen bir canlıdır. Descartes
İnsan
hisseden bir hayvandır. Andre Gide
İnsan
sosyal bir hayvandır. Emile Durkheim
İnsan
isyan eden bir canlıdır. Albert Camus
İnsan
âlet kullanan bir hayvandır. Karl Marx
Dikkat
edecek olursak bu tanımların hepsinin eksik ve kesinlikle tek boyutlu bir
yaklaşım içinde yapıldıklarını, insanı her yönüyle değil de parça parça ele alarak yapıldıklarını
görürüz. Oysa bu noktada sorulması gereken yahut cevabı aranması gereken asıl
temel soru şu olmalıdır: “İnsan nasıl
bir varlıktır?”
Bu soruya verilebilecek pek çok cevap vardır;
Bu soruya verilebilecek pek çok cevap vardır;
·
İnsan
düşünerek fikir üreten ve yaptığı her
şeyin mantığını oluşturan akleden bir
varlıktır
·
İnsan
kendisinden istenilenleri körü körüne kabullenerek itaat eden değil, kendi
tercihlerine her şeyden fazla önem veren irade
sahibi bir varlıktır.
·
İnsan
düşünme ve muhakeme etme yetisine sahip olduğundan sorgulayan bir varlıktır.
·
İnsan
sevgi, nefret, öfke, merhamet, acıma, şefkat, hırs, kıskançlık, endişe, keder,
üzüntü vb. hislerinin tesiri ile gayri iradi (istenç dışı) davranabilen duygusal bir varlıktır.
·
İnsan
yer yer etki altına alınarak ayartılmaya
ve aldatılmaya müsait saf
bir varlıktır
·
İnsan
fiziki varlığın sebebini metafizikte arayan ve bu yoldan Tanrının varlığına
ulaşan teist ve ona ihtiyaç duyan inanç
sahibi-mümin bir insandır.
·
İnsan
inanma, tapınma, sığınma, korunma, çaresiz kaldığında mucize bekleyen manevî
ihtiyaçları olan bir varlıktır.
·
İnsan
aceleci, yani istediği şeyi hemen
elde etmeyi arzulayan; zayıf, yani
nefsani arzularına kolayca gem vuramayan, nefsini dizginleyemeyen; unutkan,
yani geçmişte yaşanılanlardan yahut bizzat kendisinin yaşadığı kötü
deneyimlerden ders almayan dolayısıyla hatalarını tekrarlayan ; kusurlu, yani sürekli yanılan, hatalı
ve eksik iş yapan bir varlıktır.
·
İnsan
kendi menfaatlerini daima başkalarının dolayısıyla toplumun menfaatlerinin
üstünde tutmaya çalışan bencil,
kendisine yapılan iyilikleri unutmaya meyyal olarak nankör; uğradığı haksızlıklar ve kötülükler karşısında ise öç alma
eğiliminde olan kindar bir
varlıktır.
Eğitim nedir
ve İnsan nasıl eğitilmelidir?
İnsanlar
ilk çağdan itibaren toplumu oluşturan bireyin eğitimi ile ilgilenmişlerdir.
Asırlar boyunca eğitim süreci, bireyin topluma kazandırılması ve toplumun
yararına olacak şekilde, kişinin hal ve tavırlarında gerekli davranış
değişikliklerinin meydana getirilmesi hedefine yönelik olarak gelişmiş ve
çeşitli disiplinlerin bakış açılarıyla şekillenmiştir. Örneğin;
·
Antropolojik
açıdan (İnsan tarihi ilmi) eğitim, kasıtlı kültürleme (kültürlerin aktarımı) sürecidir.
·
Pragmatizm
(faydacılık) açısından eğitim,
bireyi topluma yararlı hale getirme sürecidir.
·
Nörolojik
açıdan eğitim, fiziksel uyarımlar sonucu, beyinde istendik biyo-kimyasal
değişiklikler oluşturma sürecidir.
·
Skolastik
(Ortaçağ Hristiyanlık Felsefesi) açıdan eğitim bireyi Tanrı imparatorluğunun(gerçekte
kilise imp.) bir üyesi haline getirme
sürecidir.
·
Genetik
açıdan eğitim, bireyde var olan, genlerine kodlanmış bazı yeteneklerin
canlandırılma ve maksimum düzeye çıkarılma sürecidir.
·
Soyolojik
açıdan eğitim, kişinin yaşama etkin bir biçimde uyumunu sağlayan faaliyettir.
Zaman ve mekân yönünden kapsamlı, süreli ve çok boyutludur.
·
Psikolojik
açıdan eğitim insanın kendini kendisinde gerçekleştirme eylemidir.
Görüldüğü
gibi her disiplin kendi alanına göre bir eğitim anlayışı ortaya koyduğundan insanın
tanımında olduğu gibi eğitim içinde
insanı her yönü ile kuşatan bir
tanımlama yapamamaktayız.
Tabi
olarak eğitim insan üzerinde bu fonksiyonları sağlayabilme açısından sosyoloji,
psikoloji ve felsefe gibi disiplinlerle, düşünce sistemleriyle bir
etkileşim süreci içerisindedir. Fakat bu
disiplinler doğaları gereği insanı
ve onun eğitimini sadece kendi alanlarını ilgilendiren yönüyle ele
almaktadırlar.
Sonuç
olarak eğitimi, insanın doğal, toplumsal ve kültürel olayları anlamada,
eleştirel bir yaklaşımla, doğru iyi ve güzel olan (her) şeyi arayarak,
bulduğunu sorgulayarak, yaşamını mutlu
kılacak bir inanç (düşünüş) ve felsefese
edinmesinde, bildikleri ve inandıkları şeylerle düşünce üretmesine ve
fikirlerini sürekli güncelleyerek update etmesinde insana yapılan teorik ve pratik
her türlü katkıya ve her türlü desteğe verilen isim olarak tanımlayabiliriz.
NACİ BEKTAŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder