Bize
göre bir edebiyat hocasının örneğin “rüzgâr” kelimesini anlatırken “kuvvetin
görülmez elle tutulmaz bir ruhu olan kahraman rüzgâr…” şeklinde bir anlatımla
ifade eden Ömer Seyfettin’i tercih etmesi bir dinî eğitimdir.
Bir fen bilgisi öğretmeninin tabiatı işlerken onun dengesinden ve yaratıcı ile olan direk ilgisinden Bir müzik öğretmeninin öğrencilere öğrettiği müzik parçalarında sürekli işlediği ve vurguladığı temalardan söz etmesi, buna özellikle vurgu yapması aynı şekilde dinî bir eğitimdir.
Bu
örnekleri Freud’un anlayışlarını anlatan bir psikoloji hocası için, Darwin’in
evrim teorisini tek geçerli teori olarak kabul edip, bir inanç haline getiren
biyoloji hocaları için de söyleyerek çoğaltmak mümkün.
Demek
istiyoruz ki, branşı ne olursa olsun, her eğitimci eğittiği kişileri inandığı dinin ahlâkî değerler sistemine,
felsefesine göre yönlendirir. Branşı ne olursa olsun
her eğitimci nasıl bilgilendi (programlandı) ise eğiteceği kişileri de o
bilgiye göre programlar.
Yani eğitimci kendisini programlayan bilgi ile yaptığı her
işte, söylediği her sözde seçici davranır, bir dayanak noktasına göre hareket
eder. Bu dayanak vahiy de olabilir, o güne kadar edindiği kültür- felsefe de
olabilir.
Bu seçiciliğe örnek olması babında birkaç kelimenin farklı sözlüklerdeki tanımlarına dikkatinizi çekmek isterim.
İnsan, bir sözlüğe göre “akıllı ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı”; bir başka sözlüğe göre “akıl ve fikir sahibi, konuşarak anlaşan yaratık, Ademoğlu, beşer”.
Bu seçiciliğe örnek olması babında birkaç kelimenin farklı sözlüklerdeki tanımlarına dikkatinizi çekmek isterim.
İnsan, bir sözlüğe göre “akıllı ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı”; bir başka sözlüğe göre “akıl ve fikir sahibi, konuşarak anlaşan yaratık, Ademoğlu, beşer”.
Ruh, bir
sözlüğe göre “dinlerin ve dinci(!) felsefelerin insanda vücutta ayrı bir varlık
olarak kabul ettiği, canlandırıcı ve etkin ilke.” Bir başkasına göre ;”insan
vücudunda bulunan ve hayatın temeli ve sebebi olan gayri maddi cevher.”
Örneğin TDK sözlüğünde Ahiret , Kabe vb. kelimeleri
bulamayabilirsiniz fakat bit kelimesinin açıklamasını bulabilirsiniz. Bu kesinlikle bilinçli bir seçiciliktir. Bu seçiciliğe bazı davranışlardan da birkaç
örnek vermek isterim.
1 . Bir müzik öğretmeni öğrencilerine insan sevgisi ve ALLAH sevgisine dair ezgilerde öğretebilir “Esnaf Karısı Binnaz”ı da öğretebilir.
2 . Bir tarih öğretmeni Osmanlı düşmanlığı yaparak ecdadını inkarda edebilir iyi ve kötü yönleriyle Osmanlıyı inceleyerek dersler almaya da çalışabilir.
3 . Bir sosyal bilgiler öğretmeni Laikliği “dinin kamuya ait işlere ve kurumlara sokulmaması” olarak ta tarif edebilir, “devletin-kamu otoritesinin ülkedeki tüm inançlara ve inanç sahiplerine cemaatlere aynı oranda saygı göstererek, onların inançlarını serbestçe yaşamalarına imkan sağlama olarak ta tarif edebilir.
1 . Bir müzik öğretmeni öğrencilerine insan sevgisi ve ALLAH sevgisine dair ezgilerde öğretebilir “Esnaf Karısı Binnaz”ı da öğretebilir.
2 . Bir tarih öğretmeni Osmanlı düşmanlığı yaparak ecdadını inkarda edebilir iyi ve kötü yönleriyle Osmanlıyı inceleyerek dersler almaya da çalışabilir.
3 . Bir sosyal bilgiler öğretmeni Laikliği “dinin kamuya ait işlere ve kurumlara sokulmaması” olarak ta tarif edebilir, “devletin-kamu otoritesinin ülkedeki tüm inançlara ve inanç sahiplerine cemaatlere aynı oranda saygı göstererek, onların inançlarını serbestçe yaşamalarına imkan sağlama olarak ta tarif edebilir.
Eğitimde
Tanrının öğretmenliğine alan açmak anlamında
“Dini Eğitim”
İnsanın
eğitiminde Tanrının öğretmenliğine alan açmaktan kastımız talim ve terbiye
anlayışının Allahın insanlık için her daim koyduğu inanç ve esaslara göre formatlanmasıdır.
Bu
anlayışa göre insan kendisini her şeyden
evvel yaratılmış bir varlık (Tanrı Projesi)
olarak görmeli okuma
(düşünme ve keşfetme) ve hayatı
programlama görevini kendine misyon
edinmelidir.
İnsanı
var eden Yüce Yaratıcının projesini gerçekleştirebilmesi için insanın öncelikle
öğretmenini (Muallim)
tanıması-tanımlaması ve O’nu aynı
zamanda terbiye (mürebbi) ve te’dib edici (müeddib) olarak görmesi gerekir.
Çünkü insanla tanrı, insanla insan arasındaki
ilişkinin ahlaki boyutuna dair normlar koyan bir varlıktır tanrı.
Tanrının
projesi, insanı her hata yaptığında cezalandırarak ve kısmen de affederek sürekli bir eğitimden
geçirerek onu layık olduğu makama ulaştırma projesidir.
Dini
eğitim ise bu projede ya öğrenci olarak ya da öğretmen olarak görev almaktır.
Din eğitimi bir öğrenim (talim), dinî eğitim ise
eğitimin (terbiye) kendisidir. Zira öğrenim bilgilenme, bir şeyin bilgisini edinme
anlamına gelir. Hepimiz devamlı bir öğrenme süreci içindeyiz. Dolaylı ya da
dolaysız olarak, farkına vararak ya da varmadan çeşitli faktörlerin zihnimize,
bilinç altımıza yüklediği bilgileri edinmekteyiz. Meselâ, reklamlar,
işittiğimiz bir melodi, gördüğümüz bir resim, afiş vs. Bilinç altımıza yerleşen
bilgi bir öğrenmedir. Ortaya çıkmasını gerektirecek şartlar oluşmadığı müddetçe
deaktiftirler fakat şartlar müsait olduğunda aktif olurlar.
Eğitim ise, olumlu davranış değişikliği kazanma,
tavır ve davranış geliştirme, olumsuz, gereksiz yahut faydasız davranışları
değiştirmedir. Öğrenmenin davranışa yansımasıdır, teorinin pratiğe, bilginin
hayata dönüşümüdür.
Örneğin din eğitimi, namazın farz olduğunu,
şartlarını ve nasıl kılınacağını öğretir. Bu bilgiye sahip olan bir insan bu
konuda din eğitimi almıştır. Ama aynı insan
bütün bu bilgilere sahip olmasına ve namaz kılmanın inanan bir insanın
en önemli vecibelerinden birisi olduğuna da inanmasına rağmen eğer namaz kılmıyorsa, dinî eğitimi eksik
demektir.
Bu gün ülkemizde faaliyet gösteren Kur'an
kursları, İHL’ler ve İlâhiyat fakültelerinde yapılan şey din eğitimidir, yani bu
kurumlar dinin itikat, ibadet ve ahlaki umdelerinin öğretilmesini sağlarlar.
Halbuki dini eğitim insanı beşikten mezara kadar
yaşamının her döneminde ve her anında
etkileyen, etkilemekten öteye yönlendiren ve belli bir inanç ve fikre dayalı
olarak olumlu davranışa (salih amel) sevk eden kuvvettir.
Eğitimi insanı
şahsiyetini geliştirmek, karakterini şekillendirmek, maddî ve manevî hayata
hazırlamak olarak tanımladığımızda, bu şekillendirmeyi en iyi en doğru ve en
sağlıklı biçimde yapmamız gerekir. Bunu bize sağlayan en mükemmel eğitim şekli
ise bize göre dinî eğitimdir. Çünkü Vicdanlara hükmedebilen yegâne güç imandır,
Allah korkusudur. Yani dindir.
Sözün özü Mürebbi ve Müeddib olan Yüce Yaratıcının terbiye edip edeplendirdiği
insanı layık olduğu makama ulaştırma eylemi olan eğitimin hakkını verebilmemiz
için Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç’in deyimiyle yeryüzünün öğretmeni
olabilmemiz için gökyüzünün öğrencisi olmamız lazım.
NACİ BEKTAŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder