27 Haziran 2015 Cumartesi

AHLAK VE DEĞERLER EĞİTİMİ

İnsanla tanrı, insanla insan arasındaki ilişkinin ahlaki boyutuna dair normlar koyan bir varlıktır tanrı. Allah hem Fatırdır, hem de Rab, yani hem yaratıcı hem de her şeyin gerçek sahibi olarak terbiye edici (eğitici) dir. İnsan-Tanrı, insan-kainat ve insan-insan ilişkilerinde  var edilen ahlaki yasalarda  Allah Teala’nın rablığının bizlere yansımalarıdır.

Allah’ın kendi ruhundan (özünden) üfleyerek en güzel bir surette (biçim ve şekil) yarattığı bir varlık olan insan, şeytan(lar)’ın ve onun hareket alanı olan nefsi arzuların olumsuz baskısı altındadır.
Ahlaki normlar ve tüm sınırlamalar (insanın) bu olumsuz yönünü terbiye etmek (ıslah) ruhu da nefsin bu tasallutundan korumak için var olan ‘değerler’ dir.  

Kur’anı Kerim  bu etik değerlerin insanoğluna tekrar hatırlatıldığı kutsal kitapların (yazılı mesaj) son halkası, Kur’an da yer alan kıssalar da bu değerlerin hikayesinin yaşam içindeki formuyla bize sunumudur diyebiliriz. Yani hikayelerin kahramanları, hep iyi, kötü ve zaaflarıyla –isimleri ne olursa olsun- “insan” dır.

Sonuç olarak İslam dinini  ahlaki değerler bütünü, müslümanı  bir ahlak insanı olarak tanımlamak, insani ilişkilerde temel ölçünün (kıstas) de  ahlaki kaideler olduğunu söylemek mümkündür.

Din Güzel Ahlâktır
İnsana yakışan davranış tarzı onun ahlâki açıdan tam anlamıyla olgun ve dengeli olmasını gerektirir. Ahlâkî olgunluk normali, yani olması gerekeni; ahlâkî zaaf ise anormali, yani olmaması gerekeni temsil etmektedir.

Toplum hayatımızda her şeyi ile örnek olmasını becerebilen insanlara ahlâklı insan derken, toplumsal hayatımızı düşmanlıkla, kinle, gıybetle, yalancılık ve rüşvetle bozanlara da ahlâksız insan diyoruz.

Ahlâklı insanlar kendi menfaatleri için başkalarına asla zarar vermeyen insanlardır. Ahlâklı insanlar hırsızlık, dolandırıcılık ve rüşvet gibi toplum hayatını yaralayan, çökerten davranışlarda bulunmayan insandır.
Ahlâklı insanlar kendilerini düşündükleri kadar etraflarındaki insanları da düşünen ve onlara yardımcı olan insanlardır. Ahlâksız insanlar ise, sadece “ben” diyerek bencilliği- egoistliği ilke haline getirerek hem kendini hem de çevresindeki insanları mutsuz eden hasta ruhlu insanlardır.

Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim’de iman etme ve ardından salih amel de (güzel davranış) bulunmayı birbirinden hiç ayırmamıştır. İmandan bahsettiği her yerde aynı zamanda güzel davranıştan da bahsetmiştir. Çünkü güzel davranış imanın bizim hayatımızdaki somut görüntüsüdür. Güzel davranış olarak görünmeyen bir imanın varlığı şüphelidir. Çünkü şâhitten mahrumdur.

Allah Teâlâ güzel davranışın insanları saadete ulaştıran en önemli ahlâkî davranış olduğunu bize sunmaktadır.
Büyüklerimizden nasıl sevgi görüyor isek, biz de onlara saygılı olmalıyız. Doğru konuşmalı, doğrularla beraber olmalıyız. Arkadaşlarımızla konuşurken asla kırıcı olmamalı, yanlış anlaşılabilecek sözler söylememeliyiz. Yapıcı ve yaratıcı işler yapmalı, faydasız şeylerin peşine düşmemeliyiz. Hiçbir şeyi “desinler” diye yapmamalı, içten gelen bir samimiyetle yapmalıyız. İnsan kardeşlerimiz bizden yardım istediklerinde yardım etmeli, onlara bizim için çok değerli olduklarını sözlerimizle olduğu kadar, davranışlarımızla da göstermeliyiz.

Sevginin bir fedakârlık olduğuna inanarak, öncelikle Allah’a karşı, sonra da tüm insanlara karşı sevgi duyarak, bize verilen vazifeleri hakkıyla yerine getirmeliyiz. Güzel  davranışlarda bulunan insanların hem bu dünyada hem de Ahiret’te mükâfatlandırıldıklarına; çirkin davranışlarda bulunanların ise, hem bu dünyada rezil olduklarına hem de Ahiret’te cezalandırıldıklarına iman edelim. Bu imanla hep güzelin, güzel sözün ve güzel davranışın güzel örnekleri olalım.

Ahlâk Ve Değerlerin Öğretimi
Ahlâk, bir toplum içinde kişilerin benimsedikleri, uymak zorunda bulundukları davranış biçimleri ve kuralları, değer  ise yüksek, yararlı ve manevî nitelikler demektir. Dinlerin ortak ahlâkî değerleri olduğu gibi birbirinden farklı değerleri de vardır. Bununla birlikte, ahlâkî değerleri yerleştirmek ve yaymak  için gelmiş olan dinlerle ahlâk ve değerler arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. İslâm, güzel ahlâkı tamamlamak için ve insanî değerleri yüceltmek için gönderilmiştir.  Bu açıdan dinin öğreniminde ve dini eğitimde  “Ahlâk ve Değerler” alanı önemli bir yer tutar.
Öğrenciler bu öğrenme alanıyla genel olarak değerlerin farkına varır, din-değer ilişkisini yorumlayarak kişilik ve toplumsal gelişimde değerlerin önemini kavrar. Aile içi görev ve sorumluluklarının bilincine varır ve Hz. Muhammed'in bu konudaki örnek davranışlarından modellemelerde bulunarak sonradan pişman olacakları hataları yapmamaya çalışırlar.. Hak ve özgürlüklerin birey ve toplum için önemini kavrar, onlara saygı duyar ve kul hakkı ihlâllerine  karşı duyarlı olurlar. Varlık sebebi kamu haklarını gözetmek ve kimsesizlerin kimsesi  olmak olan Devlete karşı görev ve sorumluluklarını yerine getirirler. İnsanın hata yapabilen bir varlık olduğunu, ancak asıl erdemin yapılan hatadan dönmek ve hata edeni bağışlamak olduğu bilincine varırlar.

                                                                                                                                     NACİBEKTAŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder