14 Haziran 2015 Pazar

EĞİTİMCİLER İÇİN SORUMLULUK DEĞERİ ÜZERİNE

Kişisel gelişim ve başarılı birey olmak için sorumluluk almak, başarı için sorumluluk bilinci ile donanmak önemli adımlardan biridir. Sorumluluk almaktan kaçınmakta olan veya sorumluluk verilmeyen bireyler zaman geçtikçe zihni ve bedeni bir tembelliğe düşerler.   Yaşanan hayatın problemleri ile karşılaştıklarında ise  bu engelleri aşmakta zorlanır ve bu  zayıflığını çevrelerine mal etmeye başlarlar. Hayatın ilk evresinde başarılarına engel olarak anne babalarını suçlu gören birey hayatının gelişen evrelerinde amir, müdür, çalışma arkadaşları ve son olarak da eşlerini başarısızlıklarının baş mimarı olarak adlandırmaya başlarlar. Yani kişilik zafiyeti içinde olduğundan yapamadığı her şey için kendisinden başka herkesi bir miktar suçlu gibi görmeye başlarlar.
Fakat gerçek şu ki başarılı insanlar kendilerini her işte sorumluluk sahibi hissederler. Üstelik bu olgunun  sahibi de kişinin kendisinden başkası değildir. Yaşantımız içerisinde dünyada meydana gelen olaylar, geçmişimiz, doğum yerimiz, içine doğduğumuz aile ya da başka insanların davranışları gibi kontrol altına alamayacağımız veya müdahale edemeyeceğimiz bir dizi dış etken olduğu bir gerçek ama kendi irademizce gelişecek olayları, kendi hayatımızın kontrolünü, düşünce ve davranış biçimlerimizi kontrol altında tutabiliriz. Hayatta başarılı olmak için önce hayatımızın bize verdiği sorumlulukların farkında olmayı öğrenmeliyiz.
Sahip olduğumuz her şeyin arkasında bir emeğin olduğunu hepimiz biliriz. Çünkü emek sarf edilmeden hiçbir şey elde edilemez. Emek sarf edilen her şeyin arkasında ise birilerinin sorumluluğu vardır denilebilir. Gökyüzünden inen yağmurun bile arkasında bulutların sorumluluk aldığını bulutlara ise bu sorumluluğu veren ilahi bir sorumlu olduğunu nasıl görmezden gelebiliriz?
Sevgili Eğitimciler
Bir çoğumuzun adını artık daha sık duymaya başladığı son zamanların en popüler kavramlarından biri de “sosyal sorumluluk” kavramı. Bu bağlamda yüzlerce proje üretiliyor,  çeşitli dernekler, vakıflar, kurumlar veya bireyler tarafından gerçekleştirilen sosyal sorumluluk projeleri bu yüzyılın iyilik hareketlerinin başını çekiyor. Birbirinden güzel sosyal sorumluluk projeleri vesilesiyle “yardımlaşma, empati, duyarlılık” gibi o hiç tükenmek bilmeyen erdemli faaliyetlere davet ediliyoruz.
Sosyal sorumluluk kapsamı o kadar geniş ki, içine neredeyse sığdıramayacağımız bir şey yok gibi. Lokantalarda çöpe giden yemekleri düşünmekten tutun, Türkiye’nin en ücra köşesindeki bir okul için kütüphane oluşturmaya kadar uzanan geniş bir yelpaze, sosyal sorumluluk alanının doğrudan muhatabı oluyor.
Sosyal sorumluk projeleri gençlere görünmeyen bir gelişim ve eğitim süreci sunuyor. Dışarıdan bakıldığından başkaları için bir şeyler yapmış gibi görünüyorsunuz ama, sonra bir bakıyorsunuz karşılığında siz daha çok şey kazanmışsınız. Farkında olmadan hem maddi hem manevi çok şey katmışsınız kendinize. Bu anlamda sosyal sorumluluk projelerinin bir tür mektep işlevi gördüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu yüzden bulunduğumuz yer ve imkanlarınız ne olursa olsun öğrencilerimizle yapacağımız her sosyal sorumluluk projesi sınıfta yaptığınız her 10 derse bedel olduğunu unutmamalıyız.
Unutmayalım ki kaliteli eğitimci yapın, edin, yazın, vb. sözleri kullanan değil yapalım, edelim ve gidelim kelimelerini kullanan eğitimcidir.

                                                                                      NACİBEKTAŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder