23 Haziran 2015 Salı

İSLAM ÜMMETİNİN GELECEĞİ

KİTAP TANITIM

Eins­te­in'a ge­le­cek­le ne­den il­gi­len­di­ği so­rul­du­ğun­da sa­de­ce; "Öm­rü­mün ge­ri ka­lan kıs­mı­nı ora­da ge­çir­me­yi dü­şü­nü­yo­rum." de­miş­tir.
Evet bir gün ge­le­cek, ge­le­cek de ge­le­cek­tir. Bu inkâr edi­le­mez ger­çek, an­cak ge­le­ce­ği ön­ce­den ta­sar­la­yan, ta­rih­te oluş­muş olay­la­rı se­beb-so­nuç il­ke­le­ri­ne gö­re de­ğer­len­di­re­rek kuv­vet­le tah­min et­me­ye ça­lı­şan, her şey­den önem­li­si, ge­le­ce­ğin na­sıl ol­ma­sı ge­rek­ti­ği hak­kın­da kla­sik (mo­da­sı geç­me­yen) fi­kir­le­re da­ya­na­rak (va­hiy gi­bi) plan ve pro­je­ler oluş­tu­ran ki­şi ve top­lum­lar eliy­le şe­kil­le­ne­cek­tir sa­nı­rım.
Ge­le­cek üze­rin­de­ki ça­lış­ma­lar Ba­tı­da çok ye­ni olup, ikin­ci Dün­ya Sa­va­şı'nın so­nun­da baş­la­mış­tır. Ha­re­ket nok­ta­sı ise askerî amaç­lar­dır.
Sa­na­yi­leş­miş ül­ke­ler­de git­tik­çe ar­tan ge­le­cek ça­lış­ma­la­rı için ya­pı­lan bü­tün har­ca­ma­la­rın % 97'si; özel­lik­le eği­tim, dö­kü­man­tas­yon, ilmî araş­tır­ma ve uy­gu­la­ma alan­la­rın­da ol­mak üze­re bu ül­ke­ler­de ya­pıl­mak­ta­dır.
Üçün­cü dün­ya ül­ke­le­ri ise dün­ya­nın yüz­de 80'ini oluş­tu­ran nü­fus­la­rıy­la, ge­le­cek ça­lış­ma­la­rı için % 3'den da­ha az har­ca­ma yap­mak­ta­dır­lar.
Ger­çek­te, ge­le­ce­ğin stra­te­jik de­ğe­ri­ni önem­se­me­mek, az ge­liş­miş­li­ğin en önem­li be­lir­ti­le­rin­den bi­ri­dir. An­cak ka­rar­lı in­san­lar­dan oluş­muş bir top­lu­mun fa­a­li­ye­ti ola­bi­le­cek bu tür ça­lış­ma­lar, in­san­la­rın ge­le­cek­le­ri hak­kın­da dü­şün­me­le­ri­ni sağ­la­ya­cak imkânları el­de et­me­le­rin­den ve mey­da­na ge­ti­re­cek­le­ri top­lu­mun tü­rü üze­rin­de bir an­laş­ma­ya var­ma­la­rın­dan son­ra baş­lar. Bu an­la­yış­ta ol­mak da ta­bii ola­rak ge­liş­me­yi ge­ti­rir.
Yu­ka­rı­da­ki cüm­le­le­rin bir kıs­mı ge­le­ce­ğin stra­te­jik de­ğe­ri­ni önem­se­ye­rek ka­le­me alın­mış İs­lam Üm­me­ti­nin Ge­le­ce­ği(*) isim­li eser­den ya­pıl­mış alın­tı­lar­dır.
Bu da gös­te­ri­yor ki, bu ko­nu­da­ki ça­lış­ma­lar ba­tı dün­ya­sın­da ol­du­ğu gi­bi, ar­tık İslâm dün­ya­sın­da da ya­pıl­mak­ta­dır.
Biz ina­nı­yo­ruz ki İslâm, tek ba­şı­na de­ği­şim ve ye­ni­lik için ge­re­ken ye­ter­li mü­es­sir gü­ce sa­hip bir din ola­rak, top­lum­la­rın ge­liş­me­sin­de önem­li rol­ler oy­na­mak zo­run­da­dır.
İslâm dün­ya­sı­nın ara­yış için­de ol­mak zo­run­da ol­du­ğu ge­le­cek, bir za­man­la­rın par­lak me­de­ni­ye­ti­nin çö­kü­şü­ne se­bep olan kö­rü­kö­rü­ne tak­lit­çi­lik de­ğil, ye­ni şek­liy­le (ta­ze­li­ği ve ta­bi­i­li­ğiy­le) İslâm'ın ye­ni­den do­ğu­şu­na bağ­lı­dır. İslâm'ın ye­ni­den do­ğu­şu için ge­re­ken ye­ni pro­je­ler, ye­ni al­ter­na­tif ba­kış açı­la­rı ve bu ba­kış açı­la­rın­dan tes­bit edi­len se­çe­nek­ler üze­rin­de ya­pı­la­cak mü­ta­la­a­lar, ak­lı ba­şın­da, ferâset sa­hi­bi her müs­lü­ma­nın il­gi sa­ha­sı­na gi­re­cek­tir kuş­ku­suz.
Ge­le­ce­ğe dö­nük bir dün­ya gö­rü­şü­ne sa­hip ol­du­ğu­na inan­dı­ğı­mız İslâm ve mey­da­na ge­ti­di­ği İslâm Me­de­ni­ye­ti, özel­lik­le de­ğer­li araş­tır­ma­cı Zi­ya SER­DAR'ın "İslâmi Ge­le­cek­ler" (a.g.e., s. 57) üze­ri­ne ka­le­me al­dı­ğı pek çok eser­de gö­rü­le­bil­di­ği gi­bi, ay­nı za­man­da Mü­nev­ver Enes, Per­viz Man­sur, En­ver İb­ra­him, Sey­yid Hü­se­yin Nasr, Merryl Da­vi­es ve Mu­ham­med Ek­rem Han'ın muh­te­lif ma­ka­le­le­rin­de de sa­vu­nu­lan bir gö­rüş­tür. (a.g.e., s. 57)

Yu­ka­rı­da bah­si­mi­ze ko­nu olan İslâm Üm­me­ti­nin Ge­le­ce­ği isim­li ki­tap da ge­le­ce­ğe yö­ne­lik ay­nı fik­ri zih­ni­yet (bi­linç) üze­rin­de muh­te­lif za­man­lar­da ya­zıl­mış çe­şit­li in­ce­le­me­ler­den se­çi­le­rek oluş­tu­rul­muş; müs­lü­man­la­rın ta­rih ya­pı­cı rol­le­ri­ni ye­ni­den üst­len­me­le­ri­ni, ay­rı­ca sa­de­ce ken­di ka­der­le­ri­ni de­ğil, di­ğer in­san­la­rın da ka­der­le­ri­ni çiz­me işi­ne ye­ni­den so­yun­ma­la­rı lâzım gel­di­ği­ne vur­gu­lar ya­pan bir eser gö­rü­nü­mün­de­dir.
"Üm­me­tin Ge­le­ce­ği­ni Sor­gu­la­ma: Al­ter­na­tif Ge­le­cek­ler Ça­lış­ma­sı­na Yak­la­şım ve Te­o­rik Mo­del­ler Araş­tır­ma­sı" baş­lı­ğı­nı ta­şı­yan ilk ma­ka­le­de Üs­tad Ina­ye­tul­lah (a.g.e., s. 56), özet­le şu tez­le­ri sa­vun­mak­ta­dır:
Bu­gün ba­tı­yı sa­ran hat­ta sar­san mo­der­niz­min kı­sıt­la­yı­cı pa­ra­dig­ma­sı ge­le­ce­ğe da­ir tek yön­lü doğ­ru­sal tas­vir­le­ri, fe­o­da­liz­min, mo­nar­şi­nin ve dı­şa ka­pa­lı ge­le­nek­sel­ci­li­ğin dı­şın­da al­ter­na­tif yol­la­rın gö­rü­ne­mez­li­ğin­de ya­şa­nan bık­kın­lı­ğı, onu de­rin bir viz­yon/iti­bar bu­na­lı­mı­na (buh­ra­na) sok­muş­tur.
Bu yüz­den müs­lü­man­la­rın İslâmı, ki­şi ile Al­lah ara­sın­da­ki mü­na­se­be­ti ay­rın­tı­lı ola­rak açık­la­yan bir din ol­ma­sı­nın ya­nın­da, in­san­la­rın bir­bir­le­ri­ne kar­şı, ta­bi­a­ta kar­şı, na­sıl dav­ran­ma­la­rı ge­rek­ti­ği­ni öğüt­le­yen bir me­de­ni­yet ola­rak al­gı­la­ya­rak (id­rak ede­rek) on­la­rın ta­ri­hi bir viz­yon/iti­bar ka­za­nı­mı için­de ola­bi­le­cek­le­ri­nin al­tı­nı çi­zer.
O'na gö­re İslâm'ın al­ter­na­tif bir ge­le­ce­ğe olan il­gi­si, geç­mi­şin de­ğe­ri­ni dü­şür­me­ye­ce­ği gi­bi onun her za­man ge­le­ce­ğe dö­nük bir dün­ya gö­rü­şü­ne sa­hip ol­ma­sı, ge­le­cek için dün­ya ça­pın­da bir mo­del ha­li­ne gel­me gü­cü­nü için­de ba­rın­dı­rır.

Meh­di el-MEN­DİC­RE (a.g.e., s. 84) im­za­sı­nı ta­şı­yan ikin­ci ma­ka­le­nin baş­lı­ğı ise "İslâm Dün­ya­sı­nın Ge­le­ce­ği" şek­lin­de­dir.
İslâm'ın çe­şit­li ta­nım­la­rı; iç­ti­had ka­pı­sı­nın ka­pan­ma­sı, de­ği­şi­min za­ru­ri­li­ği, dün­ya­da olu­şan be­lir­gin de­ği­şim­ler, İslâm dün­ya­sın­da hâlâ var olan te­mel ek­sik­lik­le­re ve prob­lem­le­re, al­ter­na­tif çö­züm­ler su­nan bu ma­ka­le­de, kıy­met­li araş­tır­ma­cı­nın bid'at ve ib­da kav­ram­la­rı­nı bir­bi­ri­ne ka­rış­tır­mak­tan ka­çın­ma­mı­zı, çün­kü il­ki­nin İslâm'ın te­mel dokt­rin­le­ri­ni ih­lal eden bir fi­kir ve dav­ra­nış ol­du­ğu­nu, ikin­ci­nin ise tam ter­si­ne, top­lu­mun ge­liş­me­si­ni ve can­lan­ma­sı­nı sağ­la­yan de­ği­şik­lik ve ye­ni­lik­ler yap­mak an­la­mı­na gel­di­ği­ni, de­ği­şi­mi ka­bul et­me­yen can­lı bir or­ga­niz­ma­nın ise, yok ol­ma­ya mahkûm ol­du­ğu­nu ifa­de eder. Sa­vun­du­ğu tez için Haşr: 59/18, Rad: 13/11, Fus­si­let: 41/53 gi­bi ba­zı ayet­le­ri de re­fe­rans ola­rak gös­te­rir.

Ye­ni bir çağ­da es­ki gün­dem­le­ri ye­ni­den ta­nım­la­ya­rak işe baş­la­yan 21. Yüz­yıl­da müs­lü­man­la­rı teh­did eden iktisâdi, sos­yo-kül­tü­rel ve si­ya­si üç teh­did­den bah­se­der­sek, HİC­RET mo­de­li­ni öne­ren ki­ta­bın üçün­cü ma­ka­le­si­nin ko­nu­su, "İslâmi Di­ri­liş ve 21. Yüz­yıl" baş­lı­ğı­nı ta­şı­yor. Ma­ka­le Hü­se­yin MU­TA­LİB (a.g.e., s. 100) ta­ra­fın­dan ka­le­me alın­mış.

Ki­ta­bın son ma­ka­le­sin­de ALİ M. MAZ­RUİ yo­ğun ola­rak, Fran­cis FU­KU­YA­MA'nın Na­ti­o­nal In­te­rest der­gi­sin­de ya­yım­la­dı­ğı "The end of His­tory" (Ta­ri­hin so­nu) ad­lı ma­ka­le­sin­de sa­vun­du­ğu, bu­gün bü­tün dün­ya­nın li­be­ral de­mok­ra­tik-ka­pi­ta­list bir sis­te­me doğ­ru iler­le­di­ği ve bu sis­te­min in­san ev­ri­mi­nin son sos­yo-po­li­tik de­ğer­ler di­zi­si ol­du­ğu te­zi­ni tar­tı­şır.(a.g.e., s. 130)
Bu tez ile İslâm dün­ya­sı ara­sın­da bağ­lar ku­ra­rak aca­ba İslâm dün­ya­sı da mı Li­be­ral ka­pi­ta­list de­mok­ra­tik sis­te­me doğ­ru iler­li­yor? Ya­hut İslâm, in­san­lık ta­ri­hi­ni ne­ti­ce­len­di­ren al­ter­na­tif bir pa­ra­dig­ma su­na­bi­lir mi? şek­lin­de so­ru­lar so­rar.
20. Yüz­yıl­da, Ba­tı­nın em­per­ya­liz­mi­ne bü­yük bir kül­tü­rel di­re­niş gös­te­ren İslâm'ın, ay­nı di­re­ni­şi Ba­tı­lı Li­be­ral De­mok­ra­si­ye kar­şı gös­te­re­me­di­ği­ni ve se­kü­la­rizm kar­şı­sın­da gö­rü­len di­re­ni­şin ka­pi­ta­lizm kar­şı­sın­da gö­rü­le­me­di­ği­ni id­dia eder.
Bu­gün bir­çok müs­lü­man ilahiyâtçının İslâm'da li­be­ral­leş­me ve re­form ko­nu­sun­da ka­fa yor­du­ğu­nu söy­le­ye­rek, İslâm'ın sos­yal ve siyasî te­o­ri­si­nin sta­tik ol­mak­tan çok re­form, ye­ni­leş­me ve uyar­la­ma için bir­çok me­ka­niz­ma­yı ba­rı­ndır­dı­ğı­nı ha­tır­la­tır.
Ki­ta­bın son pa­rag­ra­fı çok çe­tin, çe­tin ol­du­ğu ka­dar da he­pi­mi­ze zor bir so­rum­lu­luk yük­le­yen iki so­ruy­la ni­ha­ye­te erer.
"Bu yüz­yı­lın ilk ya­rı­sın­da biz, dün­ya ad­lı bu ge­mi­de yol­cu­dan baş­ka bir ­şey de­ğil­dik; hat­ta ba­zen zin­ci­re vu­rul­muş yol­cu­lar. Yüz­yı­lın ikin­ci ya­rı­sın­da ise, en azın­dan ba­zı­la­rı­mız mü­ret­te­bat­tan ol­ma­ya baş­la­dı. Ge­mi­nin ha­re­ket et­me­sin­de ya­hut gi­de­ce­ği ye­rin be­lir­len­me­sin­de et­ki­li ol­ma­ya baş­la­dık. O hal­de Müs­lü­man­lar ola­rak ken­di­mi­ze şu so­ru­la­rı sor­ma­mız ge­re­kir: Bir ke­re da­ha ge­mi­nin ida­re­si­ni ele ala­bi­lir mi­yiz? "Dün­ya­nın" kapta­nı ol­ma­ya ha­zır mı­yız? (a.g.e., s. 130)

(*) S. İna­ye­tul­lah, M. el-Men­dic­re, H. Mu­ta­lib, A. Maz­rui,  İslâm Üm­me­ti­nin Ge­le­ce­ği, İnkılâb Ya­yın­la­rı, Ka­sım 1998

Nâci BEK­TAŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder