9 Haziran 2015 Salı

DÜRÜSTLÜK

İnsana sadâkat yakışır görse de ikrâh.
Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah."
                                             (Ziya Paşa)

Dürüstlük T.D.K sözlüğünde “doğruluk” olarak, diğer sözlüklerde ise “özü sözü bir olma”, “olanı olduğu gibi yansıtma", “gerçeği saklamama”, “bildiğinden, inandığından ve olduğundan başka türlü görünmeye veya göstermeye çalışmama” olarak tanımlanır. Eski Türkçedeki karşılığı samimiyettir.
Dürüstlük; yalanın, sahteliğin ve ikiyüzlülüğün her türünden uzak durmaktır. Dürüstlük, daima hakkın ve haklının yanında, haksızlık ve haksızın karşısında yer almaktır. Dürüstlük doğallıktır. Vücudun ahengidir, tüm organların uyumudur. Dürüstlük, şahitlik gerektiren durumlarda gereğini yapmaktır. Dürüstlük kandırmamaktır, aldatmamaktır, aldanmamaktır. Dürüstlük rol yapmamak, maske takmamak, sahte, yapay ve yapmacık davranmamaktır. Dürüstlük haksızlık yapmamak ve haksızlığa izin vermemektir. Dürüstlük vicdanın kabul ettiği şeyi aklın da onaylamasıdır. Akıl ile kalbin aynı kararı vermesi nefsin de bu kararı değiştirmeden, ertelemeden, eksiltmeden tatbik etmesidir.
Dürüstlük başkalarına karşı gösterilen doğru davranıştan  evvel  içsel bir eylem, öze ait bir tutarlılıktır, samimi olma halidir.
Dürüstlük samimiyet anlamında kişinin başkalarına karşı dürüstlüğü kadar, kendisine karşı dürüstlüğünü de kapsar.  Samimiyet kişinin kendisine karşı dürüst olması, özetle, yapmış olduğu nefsani hareketleri ve manevi vazifelerini yerine getirmesini aksatıcı hareketleri, yani hatalarını nefis denetlemesi sırasında hiçbir bahane ve mazeret bulmadan kendisine açıkça itiraf etmesidir.
“Yalancının cezası kimsenin kendisine inanmayışı değil, asıl kendisinin kimseye inanmayışıdır.” Diyen  Bernard Shaw dürüstlüğün tersi olan yalancılığın  insan doğasına olan zıtlığını ifade ederek dürüstlüğün  en önemli yanı olan doğallığına  vurgu yapar.
Dürüstlük iyi insanın zeminini oluşturur yani “iyi” olmak için bir zorunluluktur... İyi olmayı düşünmeyen ve benimsemeyen kişi meleklerin kendisine secde etmeyi kabullendiği varlık olmaktan öte İblis’in secde etmeyi layık görmediği bir varlıktır belkide.
Dürüst olmak demek, kişisel menfaatlerimiz tehlikeye girdiğinde ya da aleyhimize herhangi bir durum söz konusu olduğunda da doğru sözlü olabilmektir.
Zira çıkarlarımızla çatışmayan herhangi bir durumda dürüst olmayı tercih etmek kolaydır. İnsanın en büyük zaaflarından birisi kişisel çıkarlarını tehlikede görmesidir.
Böyle bir durumda insan değil dürüst olmamak, ( yalan söylemek) başkalarının aleyhine olabilecek ya da zarar verebilecek davranışlarda bulunur. Kendi menfaatlerini korumak için kötülük bile yapabilir.
Dürüst olmak yargılanmayı da kabullenmektir. Çünkü yargılanmaya açık olmak demek hal ve davranışlarının evrensel değerlere göre yanlışlanabilir olma özelliğini de kabullenmektir.   

Dürüst olmak bakışlarımızla gözlerimizin, kalplerimizle akıllarımızın aynı şeyi söylemesi ve yapıp ettiğimiz her şeyin vicdanlarımızda mahkeme edilerek beraat etmesidir.  NaciBEKTAŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder