Geleceğin dünyasında,
geleceğin insanı her şeyin tanımını ve bizde uyandırdığı anlamı değiştireceği
gibi “okul” kelimesinin tanımını da
değiştirecektir.
İnsan üzerindeki en
etkileyici kurumlar olan aile, çevre ve okul grubuna 20. yüzyılda televizyon ve
bu yüzyılın son yarısında ise İnternet eklenmiştir.
Yüzyılın başlarında
“talim ve terbiye” daha sonraları
öğretim ve eğitim yapılan yer olarak isimlendirilen okulun son yıllarda terbiye kısmının çıkarılarak sadece öğretim
yapılan yani çeşitli metod ve tekniklerle
öğrenciye sadece “bilgi yüklemesi-depolaması” yapılan mekanlara dönüştüğünü hep birlikte yaşadık/yaşıyoruz.
Bir yandan bilginin
insana kazandırılması için üretilen yüzlerce metod ve teknikler diğer
taraftan insanın kendi iradesiyle
öğrenmedikçe ona hiçbir şeyin öğretilemeyeceğini dillendiren fikirler içinde, geleceğin
okulunun öncelikle varlığını (ontolojisini) sonra kalitesini (keyfiyetini) ve ardından tekno-ekonomik boyutunu tartışmak
oldukça zor olsa gerek.
Farkında olmadığınız
dünyalara talip olamadığınız gibi, hayalini kuramadığınız bir geleceği de asla
tasarlayamazsınız.
Baş döndürücü bir
hızla gelişen bilişim teknolojilerinin Hz. Musa’nın asası misali girdiği
(dokunduğu) her şeyi değiştirdiği gibi, klasik eğimde alışılagelen her şeyi de
tepeden tırnağa değiştireceği, yeni bir
felsefe ve yapılanmaya yol açacağını görmek asla kahinlik olmasa gerek.
En başta geleneksel
eğitim kaynaklarını (personel, öğretmen, araç-gereç, bina) ve kullanılan eğitim
yöntemlerini ve nihayetinde her şeyden
önemlisi eğitimin hedef kitlesi olan öğrenciyi.
İnsanın eğitiminde en
etkileyici kurum olma özelliğini hiçbir dönemde asla kaybetmemiş ve gelecekte
de kaybetmesi pek mümkün görülmeyen aile kurumu gibi okul da eğitimdeki yerini
şekil değiştirse dahi asla kaybetmeyecektir.
Bilginin son on yıla
damgasını vuran Internet’le kısa zamanda geniş kitlelere ulaşması, milyonlarca
insana çok rahat bir şekilde iletişim ortamı sağlaması bilginin çok daha kolay
bir şekilde elde edilmesini mümkün kılmaktadır.
Internet’in tüm dünyada hızlı bir şekilde
yayılması, farklı eğitim platformlarının ortaya çıkışını ve dünyanın her
tarafında aynı tür bilgilerin dolaşımını mümkün kıldı. Ama tabi bu da her zaman
ve her şeyde geçerli olduğu gibi, bilgiyi doğru ve bilinçli bir şekilde
kullanmak isteyenlere yararlı olabilecek bir imkan.
Yani artık bilgiye
ulaşmada herhangi bir zorluk kalmamıştır. Asıl zorluk onu prodüktivit (verimli)
bir şekilde kullanabilmekte ve bir adım sonrasında ise onu üretebilmektedir.
Geleceğin okulları,
artık soruların cevaplarının
ezberletildiği yerler olmaktan çok gerçek soruların sorulduğu yerler olacaktır.
Geleceğin öğretmenleri
sorulara cevap veren “bilgisayarlar” olmaktan çok öğrencilerin soru üretmelerini sağlayan bilgiseverler
olacaklardır.
Geleceğin
okulları öğretmen ve öğrencilerin zaman öldürme haneleri değil zaman içinde zaman
üretme haneleri olacaklar, geleceğin öğretmenleri ise her günün sonunda muhatap
olduğu öğrenci sayısı kadar bilgi üreterek bunları kayıt altına alan bilgi
işçileri olacaklardır.
Aksi takdirde
okullarımız her geçen gün biraz daha
büyüyerek yakıtı bilgi ve kültür olan kaloriferhanelelere dönüşerek “kurum”laşacaklar (!) öğretmen ve öğrenciler ise bu dünyayı imar
etmek için çivi çakan usta ve çıraklar olmaktan çok çivileri
sayan usta ve çıraklar olmaktan öteye gidemeyeceklerdir.
NACİBEKTAŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder