Hiçbirimiz
geleceği okuduğunu söyleyen veya olacak şeyleri önceden kestirenlerin varlığına
inanmayız.Tuhaftır ama buna rağmen geleceğe dair bir şeyler
söyleyen herkese kulak kesilmekten de geri durmayız. Bu kulak kesilme
inançlarımızdan kaynaklanmıyor olsa da fıtratımızda bulunan merak duygusu bizi
buna yönlendirir.
Gelecek habercileri
önceden belirlenmiş, yazılmış hatta bir yerlerde yaşanmış fenomenleri ortaçağ
Avrupa’sı saray büyücülerinin sihirli cam fanuslarından gördükleri şeyler gibi
bizlere sunarak aslında bizi kendi hayal dünyalarına hapsetmeye çalışan çağdaş-modern
büyücülerden başka bir şey değillerdir.
Halbuki var olandan hareketle geleceğe dair kuvvetli
tahminler yapmak, tasarılar geliştirmek daha akılcı ve faydacı bir anlayıştır.
Fakat rasyonel ve
pragmatik olması bu anlayışın en geçerli görüş
(telakki) olduğu anlamına gelmediği de bir gerçektir.
Bir yandan olan biteni iyi kavramak isabetli sebep ve
neticeler çıkarmak, bir yandan da hali hazırda devam eden ekonomik, sosyal ve
bilimsel değişimin bir yerlerinden tutunarak gelişim halinde olmak fakat bir
yandan da geleceğin tasarımcılığına katkı yapmak için fikir ve proje üretmek
gerekmektedir.
Olacaklarla olması
gerekenleri birbiriyle mecz etmek, ikisi arasında bir köprü kurmak denebilir
belki buna veya geleceğin fıtrata uygun olarak bizi kucaklamasını sağlamak.
Unutmayalım ki, gelecekten, olacaklar için korksak da,
gelecekten olmasını istediğimiz güzel şeyler için ümit beslesek de, o bir
kapının arkasında hazırladığı sürprizlerle bizleri beklemekte.
NACİBEKTAŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder